Bilisim Haberleri (Kasim 07)

OECD’nin Türkiye raporu açıklandı

Levent Uyanıker

Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) koordinasyonunda OECD’nin hazırladığı “OECD e-Devlet Çalışmaları” raporu Türkiye'de son yıllarda e-devlet konusunda kaydedilen gelişmeleri su yüzüne çıkardı. Güney Kore ve Meksika ile Dünya Bankasından uzmanların katkılarıyla yazılan raporda Türkiye’nin bilgi ve proje ile değişim yönetimi becerilerinin eksikliğine dikkat çekilerek, “Pek çok OECD ülkesinde olduğu gibi, Türkiye’de de öngörülen maliyet ve faydaların gerçekleştirilmesi için yatırım maliyetleri ve geri dönüşüm konusunda bilgi eksikliği yanında proje ve değişim yönetimi becerilerinin eksikliği görülmektedir” denildi.
Birlikte çalışabilirlik hayata geçirilmeli
Türkiye, bu sorunları çözebilmesi için, projelerin analizinde standart fayda/maliyet analizi yanında maliyet muhasebesi sisteminin uygulamalarını değerlendirmesi gerektiğini belirten OECD, bitmiş yatırımların değerlendirilmesi, kullanıcılara olan faydanın ölçülmesi ve mükerrer yatırımları önlemek ve değişik uygulamaların birlikte çalışabilirliğini sağlayacak bir kurumsal mimari geliştirilmesi gerektiğini önerdi.
Belediyelerde e-hizmet patlaması olacak
OECD, bakanlıkların kendi yetki alanlarıyla ilgili e-devlet girişimlerinin planlama ve uygulama aşamasında daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı ve Türkiye’nin kaynak ve sorumlulukları merkezi kurumlardan yerel yönetimlere doğru kaydırmakta olduğundan belediyelerin, pek yakında, kendi seçmenlerine yönelik e-hizmetleri planladığının altını çizdi. OECD, belediyelerin birbirlerinden bağımsız bir şekilde, münferit uygulamalar geliştirmelerini önlemek amacıyla ortak proje geliştirme, birlikte çalışabilirlik ve daha baştan ortak hizmetlerin tasarlanması için yerel düzeyde güçlü liderlik ve işbirliğine ihtiyaç olduğunu söyledi.
İnternet kullanım oranımız çok düşük
Türkiye’de bilgi toplumunun gelişmesinde dengesizliklerin devam ettiğini dile getiren OECD,
iş dünyasının yüksek düzeyde internet kullanıcısı olduğunu ancak Türkiye’nin AB–25 ülkelerine (yüzde 47) göre oldukça düşük internet erişim oranına (yüzde
14) erişebildiğini açıkladı. OECD raporunda şu bilgiler yer alıyor: “Türkiye nispeten düşük internet erişim oranına rağmen e-devlette önemli ilerlemelerin gerçekleştirilebileceğini göstermiştir. Örneğin, muhasebeciler gibi aracı bir kesimin de katkısıyla vergi beyannamelerinin elektronik ortamda verilmesiyle ilgili çok iyi bir kullanım oranı yakalanmıştır. Buna ilaveten, bankaların vergi ödemelerinde aracı yapılmasıyla vergi toplamada işlem maliyeti 2 dolardan 0,35 dolara düşürülmüştür.”


Yeni nesil Türkçe sosyal ağ: mondus.net

Artık kişiler internet üzerinden, sosyal ağlar aracılığı ile buluşuyor, ilişkilerini bu yolla da geliştiriyor. Dünyada Myspace, LinkedIn gibi örneklerle başlayan, facebook�la devam eden yeni nesil sosyal ağ uygulamalarından biri olarak tasarlanan mondus.net Türkçe olmasının yanında Türkiye�ye yönelik ayrıcalıklar taşıyor. 3 genç teknoloji uzmanı tarafından kurulan mondus.net, benzer uygulamalardan yola çıkılarak ancak Türklerin alışkanlıklarına ve beklentilerine göre geliştirilmiş yeni nesil bir sosyal ağ. Kullanıcıların gerçek hayattaki arkadaşlıklarını internet üzerinden sürdürebilmelerini ve geliştirebilmelerini sağlıyor. Mondus.net�e üye olarak arkadaşları isimle bulmak, bağlantı kurmak ve fotoğraf, film, yazılar paylaşmak mümkün. Gizlilik kuralları tamamen üyenin kendi istekleri doğrultusunda şekillendirilebilen mondus.net�te, tüm üyelerle, çeşitli ilgi alanlarına yönelik gruplarla iletişim kurulabileceği gibi, üniversite veya şirketlere özel ağlarda yer alarak daha kapalı iletişim ağları da yaratılabiliyor. Mondus.net kurucularından Cem Sertoğlu �Sosyal ağların zaman içinde erozyona uğradığını görüyoruz. Mondus.net�in kişilerin gerçek kimlikleriyle yer alabilecekleri, iletişimlerini kolaylaştıran ve hız kazandıran alternatif bir iletişim platformu olarak gelişmesi için teknolojik ve içeriğe yönelik yaratıcı çalışmalar yapmayı ve mondus.net�i her dönem güvenilir, yenilikçi bir sosyal ağ olarak yaygınlaştırmayı hedefliyoruz� dedi.



Nanoteknoloji 2014’e kadar trilyonluk sektör olacak

Deloitte Global Teknoloji, Medya ve Telekomünikasyon İnovasyon Direktörü Edward K. Moran’ın üyesi bulunduğu Amerikan Ulusal Nanoteknoloji İnisiyatifi’ni Değerlendirme Komitesi tarafından yayımlanan makalede, nanoteknoloji alanındaki araştırmaların durumu ve geleceğe dair öngörüler yer aldı. 3 yılda bir hazırlanan raporda nanoteknoloji çalışmalarının henüz başlangıç aşamasında sayılabileceği ancak önümüzdeki yıllarda bu teknolojinin ekonomiye ve insan yaşamına damgasını daha fazla vuracağı belirtildi. Raporda yer verilen bir çalışmada, 2014 yılına kadar nanoteknoloji ürünlerinin küresel yıllık cirosunun 2,6 trilyon doları bulacağı öngörülüyor. 2014 yılında nanoteknoloji bütün bilgisayarlarda, elektronik aygıtlarda, ilaçların yüzde 23’ünde, otomobillerin yüzde 21’inde kullanılacak.
Nanoteknoloji konusunda en çok patent alan ülke ABD
Rapora göre, ABD nanoteknoloji gelişiminde halen lider konumda, ancak giderek daha fazla uluslararası rekabetle karşı karşıya kalıyor. Japonya ve AB’nin nanoteknoloji ve nano bilim alanında yaptığı yıllık kamu harcamalarının yaklaşık miktarı, ABD’ninkine yakın olarak, 1 milyar dolar olarak tahmin ediliyor. Ülkeler bazında yapılan karşılaştırmalar ve alınan patentlerin dökümü, uluslararası platformda nanoteknolojide giderek artan miktarda entelektüel etkinliği ortaya koyuyor. 1976-2003 yılları arasında nanoteknoloji ile ilgili 5 bin 228 patentin yüzde 67’sinin Amerikan kurumları tarafından alınması bu ülkenin önde olduğunu gösteriyor. ABD’nin bu dönemdeki 3 bin 500 civarındaki patentini, 926 patent ile Japonya, 684 patent ile Almanya, 244 patent ile Kanada ve 183 patent ile Almanya takip ediyor.