100 kilometrede sifir litre akaryakit

100 kilometrede sıfır litre akaryakıt

Levent Daşkıran

Geçtiğimiz yıl petrol fiyatları neredeyse iki katına çıkıp dünya sermayesinin petrol kaynakları açısından zengin ülkelerin kasalarına akmaya başlaması, dünyanın dört bir yanından yükselen feryatları da beraberinde getirdi. Çoğu ülkeden protesto ve grev sesleri yükselirken, çıkan arbedelerde yaralananlar, hatta ölenler oldu. Bu aslında dünyanın petrol haricinde yenilenebilir enerji kaynaklarına ve alternatif enerjilere duyduğu ihtiyacın ne kadar acil olduğunu da gözler önüne seriyor.
Dünyada kullanılan petrolün en önemli bölümü taşıtlarda yakıt olarak kullanılıyor. Bu da hem bireysel kullanıma kadar yansıyan bir petrol bağımlılığını beraberinde getiriyor hem de sonuçları küresel ısınmaya kadar giden bir karbon emisyonu açığa çıkarıyor. İşte dünyanın önde gelen ülkeleri, biraz da petrolün son yıllardaki rekor fiyat artışının verdiği silkinmeyle olsa gerek, hem petrole olan bağlılıklarını azaltmak hem de daha yeşil bir geleceğe kucak açmak için taşıtlarda alternatif enerjilerin kullanımına hız verdiler. Bu konuda da melez araçların ötesine geçen ilk somut adımlar da sadece elektrikle çalışan araçlarla kendisini gösterdi. Özellikle geçtiğimiz birkaç ay boyunca elektrikle çalışan araçlara yönelik duyurular birbiri ardına gelmeye başladı. Üstelik durum bu kez gayet ciddi, zira ilk örnekler ön siparişi veren sahipleriyle buluşmaya başladı bile.
İlk örnekler yola çıktı
Bu alanda son zamanlarda sesi en çok çıkan şirket ABD’de faaliyet gösteren Tesla oldu. Tesla, Lityum iyon pillerle donattığı Roadster adlı 2 kişilik spor modelinin ilk örneklerini üretim bandından indirerek 109 bin dolar karşılığında şanslı müşterilerine teslim etmeye başladı. Gerçi tüm müşterilerin de şanslı olduğu söylenemez, zira 6 numaralı aracın sahibine teslim edildikten çok kısa bir süre sonra “motorunun çok sessiz çalışması” ve “küçük oluşu” gibi sebeplerle diğer sürücüler tarafından fark edilmeyip kazaya karıştığı haberi geldi. Aracın becerilerine gelince: Dolu şarjla 350 kilometre yol yapabiliyor, 0’dan 100 kilometreye sadece 4 saniyede çıkıyor ve 100 kilometrede 1,3 dolarlık elektrik harcıyor.
Roadster ile işe küçükten başlayan Tesla, Model S adını verdiği 5 kişilik aile otomobilinin üretimine ise Kaliforniya’da devam edeceğini açıkladı. Bu karardan dolayı son derece memnun olan Kaliforniya Valisi Arnold Schwarzenegger de şirketi petrole alternatif enerji kullanımıyla sıfır emisyonlu araçların üretimine katkıda bulunduğu için satış vergisinden muaf tutan özel bir teşvik kapsamına aldı. 2010 yılının sonlarına doğru tüketiciyle buluşacağı belirtilen Model S’nin 60 bin dolar civarı fiyat etiketine sahip olacağı ve tek şarjla 350 kilometre gidebileceği söyleniyor.
Gerçi her ne kadar artık birileri nihayet elektrikli araçlarla gezebilse de Tesla’nın üretim bandındaki Roadster sayısının 30’dan az olduğunu ve müşteriye teslim edilen araçların sayısının 10’u ancak bulduğunu da söylemek lazım. Fakat önemli olan, yıllarca edilen onca lafın ardından artık dünyada birilerinin parasını vererek elektrikle çalışan bir otomobil alabilmesi.
Şarj sorunu çözülüyor
Tesla’nın araçları gayet güzel olsa da, klasik lityum iyon piller nedeniyle şarj olmaları için geceden fişe takmak gerekiyor. Araçların menzilini de düşünürseniz, özellikle uzun yolculuklar için bu bir sorun haline gelebilir. Diğer yandan pil teknolojilerinde de yaşanan bir takım gelişmeler var. Örneğin İngiltere’deki Lightning Car Company adlı şirket, Lightning GT adını verdiği bir otomobilin geçtiğimiz haftalarda tanıtımını gerçekleştirdi. 700 beygir güç üreterek 4 saniyede 100 kilometreye çıkabilen ve önümüzdeki yıllarda piyasaya çıktığında en az 300 bin dolarlık bir fiyat etiketine sahip olacağı hesaplanan bu aracın en önemli özelliği, lityum titanat adı verilen özel bir pil teknolojisini kullanan yeryüzündeki iki otomobilden biri olması. Bu yeni teknoloji sayesinde aracın pilleri şarja takıldıktan 2 dakika sonra yüzde 80 doluluğa ulaşabiliyor, pilleri tamamen doldurmak içinse 10 dakika yeterli. 10 dakikada şarj olan aracın tek bir şarjdaki menzili ise 320 kilometre. Tabii aracı bu hızla doldurabilmek için üç fazlı endüstriyel elektrik akımına ihtiyaç olduğu gibi küçük bir detay da mevcut. Fakat bu tarz yeni teknolojilere dayalı araçların yayılması özel şarj istasyonlarını da gündeme getireceğinden, gelecekte endüstriyel standartlara uygun elektrik kaynağı bulmak sorun olacak gibi görünmüyor.
Sonuçta elektrikle çalışan araçları yollarda yaygın bir şekilde görebilmek için dünyanın dört bir yanında çoğu şirket uğraş veriyor. Bu çözümlere ne kadar acil bir şekilde ihtiyaç duyduğumuza dair işaretleri de hem cebimizde, hem çevremizde yoğun olarak hissediyoruz. Menzil, şarj süresi ve motor gücü gibi sorunlar da teknolojinin gelişimine paralel olarak birer birer çözülüyor. Genel bir yaygınlaşma için hala biraz zamana ihtiyaç olsa da, elektrikli araçların test ortamlarından sıyrılarak nihayet yollarda gezmeye başladığını görmek sevindirici.

Türkiye’de sistem toplu taşımayla devreye girebilir
Dünya genelinde elektrikli taşıtlara doğru artan ilginin Türkiye’de nasıl bir yankı bulabileceği konusunda Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Direktörü Prof.Dr. Sıddık İçli’nin görüşlerine başvurduk. İçli, elektrik enerjisi kullanımının fosil yakıtların kullanımına oranla çok büyük bir çevre avantajı sağlayacağını, fakat elektrikli araçların bugünkü akaryakıtla çalışan araçların fiyat ve kullanışlılık seviyesine ulaşmasının zaman alacağını söylüyor. İçli, bununla birlikte hazır konu gündemdeyken ülkemizde de bu alanda bir araştırma konsorsiyumu kurularak geleceğe hazır olmanın faydalı olacağını, en azından büyük şehirlerde elektrikle çalışan toplu taşıma araçlarının daha da yaygınlaşmasını önemli bulduğunu belirtiyor.

Bu noktada başarılı olabilmek için araştırmacıların ve kamu kurumlarının birlikte hareket etmesi gerekiyor. Buna dair oldukça güzel örnekler de var. İçli, “Örneğin gençlerin güneş enerjisiyle çalışan araçlara ilgi duymasını sağlamak için 2005 yılında TÜBİTAK işbirliğiyle Güneş Arabaları Yarışı düzenlemeye başladık. İlk yıl 18 aracın katılımıyla yapılan yarışmaya bu yıl 60’ın üzerinde başvuru var. Bu iş bir çeşit üniversiteler arası prestij yarışına dönüşmüş durumda. Biz bunu bir başarı olarak görüyoruz ve buradan elde edilecek deneyimlerin gelecekte sanayiye de aktarılabileceğine inanıyoruz” diyor.

İçli’nin dikkat çektiği bir diğer nokta da ihtiyaç duyulan enerjinin elde edilmesi için temiz ve geri dönüşümlü enerji kaynaklarının göz ardı edilmemesi. İçli “Şu anda Türkiye’nin rüzgar potansiyeli ülkenin enerji ihtiyacının beşte birini karşılayabilecek potansiyelde. Güneş enerjisi elde etmeye yönelik teknolojilerin gelişimi ve maliyetlerinin düşmesiyle 2023’e kadar Türkiye’nin enerji ihtiyacının dörtte birini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılayabileceğini düşünüyoruz” diyor.
Kaynak: BThaber